OZAN ZEYBEK – DALLAS
Fenerbahçe’de Löw’ün pabucu dama atıldı. Aylarca, sabah akşam Löw Löw diye diye beynimizi yediler.
Ben baştan beri Jesuscuyum lakin o hususun da akibeti şimdi net değil. Belirsizlik rüzgarına devam.
Makus tercihler ve yanlış kararlar son üç yılda daima mutsuz kıssalar doğurdu. Türkiye’de bu stil büyük kulüplerde teknik adam olmak ülke yönetmek kadar zordur.
Liderlik gerektirir, deneyim gerektirir. Futbolu bilmek insan yönetmekle eş duruma gelir.
Kazanmak için çok güçlü olmak lazım. Duygusallığa bu mahallede yer yok. Güzel insan olmak yetmez, bunun yanında birçok özelliğin de olmalı.
Fenerbahçe’den bahsediyoruz. Çıkış sürecini tamamlamış bir ekip var ortada. Son üç haftadır ise oyun manasında net düşüş yeniden başladı.
Teknik adamın anlattıkları ile oynattığı tıpkı değil. Neyse bu dönem da bitti artık. Şampiyon olabilmek birçok meziyet ister.
Öncelikle yola önemsenen büyük bir önderle çıkmak çok değerli. Olağan sıkıntı gelecek teknik adamla da bitmeyecek. Büyük teknik adamın elinde büyük santrafor olmalı.
Jesus’u getirdiler diyelim, golcün Serdar olursa birebir sineması tekrar izleriz. Eski sistem, kaseti başa sararız.
Örneğin Real Madrid; Ancelotti’n var lakin Benzema’n olmazsa, senaryoyu siz düşünün. Ya da Benzema’n var fakat Ancelotti’n yok…
Fenerbahçe için kurgu baştan yeterli olmalı. Sonrasında senaryo zaten gelişir.
Önümüzdeki dönem şampiyon Trabzonspor başta olmak üzere planlamayı çok yeterli yapan birkaç kadro olacak. Antalyaspor ve Başakşehir birinci aklıma gelenler.
Ben Fenerbahçe’yi konuşmayı severim. Fakat büyük golcüsü yoksa sesim biraz cılız çıkar. Anlayacağınız büyük grup, santraforu kadar konuşur, konuşulur, konuşturur…
Genele bakacak olursak, futbolumuzda birçok “Ceyar” var ancak herkes “Bobby” takliti yapıyor. Federasyonumuzun başkanlık makamı boşta, yayıncı kuruluş krizi kansere dönmüş durumda, cepte para yok; olağan şüphelilere dayanarak net söylüyorum, taraftar isyanda. Günah keçileri ise yalnızca hakemler.
Pekala “ben bu gemiden inerim” diyen kaç kişi var? Bunu yanınızdakine de kesinlikle sorun derim. Unutmadan söyleyeyim; bir de “spor yasası” çıktı. Terazinin ayarı güzelce bozuldu. Bunları düşününce aklıma meşhur tilki fıkrası geliyor. Tilkiye; “seni tavuk çiftliğine bekçi yapalım. Ne kadar maaş istersin?”demişler. Tilki; “para pul istemem. Ben dava adamıyım” demiş. Anlayacağınız bu zihniyetteki dava adamlarını yıllarca gördük. “Kaderde borazancıları uzaklaştırıp, biraz da şairleri dinlemek varmış” diyelim. Herkese iyi işler…