SERKAN KORKMAZ – ÇOK ANCAK ÇOK SIKINTI
Futbol hakikaten çok enteresan; hayat üzere… Daha bir buçuk ay evvel, 11 Ocak 2022’de oynanan Giresun maçı, Fatih Terim’le çıkılan son maçtı. Efsane hocayla yolların ayrıldığı gün biri bana, “Galatasaray, şubat ayında Çaykur Rize ile içeride oynayacağı maçta, alanda Gedson, kenarda Bülent Korkmaz olacak” dese, inanırdım. Gel gör ki; Galatasaray’ın yaşayan efsanesi Bülent Korkmaz Çaykur Rize’nin hocası, Gedson’sa “Beşiktaş’ın kontratlı topçusu” olarak Çaykur Rize formasını terletmekteydi dün akşam. Üstelik, Torrent Beyefendi “‘he” dese Gedson, Beşiktaş’ta değil Galatasaray’daydı.
Torrent, Portekizli’nin transferine “maç eksiği” nedeniyle onay vermemişti. “Oynamaya hazır” diye alınan Pulgar’ınsa kritik maçta Taylan ve Berkan’ı dahi kesemeyerek yedek kulübesinde olması ayrıyeten manidardı.
Geldiği günden beri ortaya koyduğu performansla, Üstün Lig’in en tesirli orta alanlarından biri olmayı başaran Gedson muazzam bir frikik golüyle kadrosunu deplasmanda öne geçirdi. O ne füzeydi o denli arkadaş! Eşi gibisi az görülecek çeşitten bir goldü.
Sarı-kırmızılılar Rize’yi yenmek ve rahat bir nefes almak zorundaydı. İkinci yarı daha istekli ve saldıran bir Galatasaray beklerken bir sıra dışı gol de Boyd’dan geldi. Torrent için Gomis atılımı kaçınılmazdı. Mohamed çıkar mıydı emin değilim ancak Babel de oyuna girmiş Emre kenara gelmişti.
Göztepe’de iki hayati penaltı atan Gomis ayağının tozuyla kazandırdığı penaltıyı kaçırınca Nef Stadyumu’nda tansiyon düzgünce arttı. Maçın bitimine daha yarım saat vardı. On dakikalık gerilimin akabinde Galatasaray bir penaltı daha kazandı bu defa Babel affetmedi.
Hakemin birinci penaltı kararı çok ağırdı lakin ikinci penaltı kararı (bence) doğruydu. Van Aanholt dar alanda şık paslaşmalarla çok şık bir gol daha atarak skoru 3-2’ye getirdi. Son iki maçını düşme tehlikesi yaşayan rakiplerine karşı güç bela kazansa da bir defa daha anladık ki; Galatasaray için bu takım ve bu oyunla her maç çok ancak çok güç.
LEVENT TÜZEMEN – MESLEK GECESİ
Galatasaray, “Psikolojik savaş”a dönüşen Rizespor maçını şayet kaybetseydi, kabak “Neden Gedson Fernandes’i almadın?” diye Lider Burak Elmas’ın başına patlardı. Zira Fernandes, Rizespor’u bir önder üzere yönetti, yeri geldi faul aldı, yeri geldi Galatasaray’ı krize sokacak kusursuz bir gole imza attı.
Galatasaraylı oyuncular coşkulu, iştahlı, mücadeleci ve maçı kazanmak için istekliydi. Cicaldau’nun vasat oyunu dışında tüm oyuncular çaba manasında çok çalıştılar. Yalnızca atağa çıkarken ve son final paslarında, vuruşlarında bilhassa Berkan, Mustafa ve Emre Kılınç gereksiz panik yaptılar. Torrent maçı kenardan seyirci üzere izledi ve oyuna hiç müdahale etmedi, yalnızca oyuncu değiştirdi.
Galatasaraylı oyuncular kenardan taktiksel yardım almadıkları üzere oyunu ferdî hünerle ve kendi inisiyatifleriyle oynamaya çalıştılar. Torrent’in Ömer Bayram’dan vazgeçip özgün bek Aanholt’a dönmesi doğruydu.
Galatasaray’ın skor olarak iki defa geriye düşüp maçı çevirmesinde 40 bin seyircinin büyük hissesi vardı. Galatasaray tribünleri maç uzunluğu hiç susmadı ve oyuncuları daima âlâ oynamaları konusunda ateşledi, top Rize’ye geçtiğinde ıslıklarla resmen baraj yaptılar.
Gecenin yıldızı geldiğinden bu yana en kusursuz futbolunu oynayan ve kaliteli iki gol atan van Aanholt oldu. Hollandalı’nın ikinci golü jenerik olacak hoşluktaydı. Galatasaray oyunu penaltı kaçırmasına karşın Gomis, Babel ve Feghouli’nin oyuna girmesinden sonra kopardı ve galibiyete uzandı. Babel’in penaltı vuruşu çok temizdi.
ERMAN TOROĞLU – PENALTILAR GERÇEK
Tansiyonu yüksek bir maç. Rizespor baş başa oynuyor. Büyük kadrolarla İstanbul’da oynadığında, 1 golle puan çıkaramazsın, 2 golle belirli puan çıkarırsın, 3 golle tahminen galip gelirsin. Seyirci baskısı, hakem, her şey aykırı masraf. Rize’de Fernandes dayanılmaz oynadı. Durdurmak için maalesef futbolun dışında bu oyuncuya her şeyi yaptılar, hakem de müsaade etti.
Penaltı durumlarına gelelim fazla uzatmadan; ikisinde de kalecinin yanlışı var. Birincide hiç gereği yokken Gomis’in başına darbe yapıyorsun. Zira Gomis topu oyun alanı içinde tutuyor. Dışarı vursa tamam. İkincide Kerem geliyor penaltı istiyor. Durumu kaybetmiş durumda kaleci çıkıyor Kerem’in bir tek talihi var penaltıyı almak. Kaleci yardım ediyor niçin neden? Sağ ayağını yerde tutsa Kerem gelip onu sürükleyecek zira Kerem bu işi bilerek yapıyor lakin ayağını kaldırıyor. Ayağını kaldırınca da penaltı alıyor. Uygun bir kaleci, ikinci durumu düşünen bir kaleci iki penaltıyı da yaptırmaz.
Tahminen de maçın en hoş golü 3. gol. Pekala bu golün mimarı kim Feghouli. Üçüncü pası arkadaşının önüne o denli güçle bırakıyor ki bütün Rize defansı hem taca hem auta çıkıyor, çok güzel gol atıyor. Yani kalitesi fazla olmayan, oyun planları fazla olmayan iki kadronun, heyecanlı, gollü bir çabasını izledik.
Galatasaray puan olarak da ruhsal olarak da iki maçı üst üste alınca biraz rahatladı. O denli demeyin! Düşme sınırına hakikat gidersin, orası uçurum. Ayağını kaldırır gol yersin, boş kaleye vurursun auta sarfiyat.
Yabancı unsurlar atıldı. Bunlardan biri futbolcunun da gözüne gelir, hakemin de gözüne gelir. Bunlara gerekli cezayı vermezseniz diğer statlarda örnek olur. Zira atılan hususlardan mesela su plastiklerinin ağzı kapalı. Seyirciye bunları satarken ağzını açarak vermeniz lazım lakin muhakkak ki alana atılsın diye kapalı veriyorlar. TFF en üst seviyeden ceza vermezse bu işlerin önü açılır.
Futbolcunun gözüne gelse kör olsa, hakemin gözüne gelse kör olsa ne olur? Hakemin gözüne gelir, tedavilik iş olursa da maç yarıda kalır 3-0 Galatasaray’ın aleyhine olurdu. Bu kadar zeka özürlü seyircilerin olduğu bir ortamda maç oynatanlara yazıklar olsun!
REHA KAPSAL – ÖZ İTİMAT
Galatasaray geçen haftaki maçta aldığı 3 puanın morali ve seyircinin takviyesiyle Rizespor karşısında galibiyete yakın görünüyordu. Lakin oynanan oyundaki dağınıklık ve kurgusuzluk sonrası Rizespor, öne geçtiği kısımlarda daha düzgün bir hamle geçişi yapsaydı maçı kazanabilirdi. Bu maçın teoriden pratiğe geçememesinin baş sorumlusu 2 aylık süreçte bu isimlerden nasıl kurgu çıkacağına karar veremeyen Domenec Torrent’tir.
Aslında maçın yıldızı ve galibiyeti getiren oyuncu, savunmanın sol beki Van Aanholt ise burada sorulması gereken soru vardır. Sol kanadı işlediği üzere sağ kanadı hiç işlemedi Galatasaray’ın. Omar ve önündeki Emre’yle ofansta hiç tesirli olamadılar. Rizespor bu kanadı çok rahat kullandı. Buraya Torrent’ten atak gelmedi.
Orta alanda birbirini tamamlamayan Berkan-Taylan ile oynaması, pas ağlarının oluşmasını etkiledi. Cicaldau’nun etkisizliği ve Kerem’in dağınıklığı da Mohamed’in yalnız kalmasına neden oldu. Organize olmuş savunmaya top ayağındayken sete yerleşemediler. Bununla birlikte de çok yüklenmeyi nereden yapacağını bilemediler.
Top rakipteyken yapılan pres ve karşı preste de birebir formda topu geri kazanmada da konumlanmaları yanlıştı. Sadece topun ve rakibin peşinden koştular. Halbuki en temel şey topa nerde, nasıl, kaç oyuncuyla ve hakikat yerleşerek basmaktı. Rakibi eksik yakaladıkları anlardaki bu pres gerçek uygulanmadı.
Saha içinde telaşlı ve savruk oyunla da birleşince hamle kombinasyonları istenilen düzeyden uzaktı. Buna karşın seyircinin kadroya verdiği yüksek güç, motivasyon takviyesi oyuncuların performansını üste çekti.
Başta Van Aanholt olmak üzere oyuncuların performansı da istenen düzeye çıkınca Galatasaray kendisi için kıymetli olan maçı kazanarak üzerindeki baskı ve gerilimden uzaklaştı. Öz itimadını geri kazanmış moralli bir kadro imgesini bundan sonraki haftalarda görebiliriz.
