LEVENT TÜZEMEN – TORRENT’İN GAZABI!
Domenec Torrent hafta içinde G.Saraylı oyuncuların medyaya verdiği röportajları merak edip okumamış. Şayet okusaydı, Fransız basınına konuşan Gomis’in “Sabahları kalkıp antrenmana gitmek bana güç geliyor” kelamları sonrasında birinci 11’e koymazdı.
“Hocaların benden gol ve asist beklentisi yok. Benden öbür vazifeler bekliyorlar” diyen Berkan Kutlu takıma bile girmezdi. Gomis penaltı ile durumu yönetim etmeye çalışıyor lakin alanda yürüyecek hali yok. Palavra koşular yapıyor, ikili uğraşları kazanamıyor, önüne düşen topları bile denetim edemiyor.
Gol ve asistten uzak oynamayı gaye haline getiren Berkan, bir şutla ekibine penaltı kazandırdı ancak gol olabilecek net konumları ‘gol ve asist beklenmediği için’ kolay kolay harcadı.
G.Saray’ın sağ tarafında Yunus oynasaydı, önemli fark yaratırdı. Yunus’un muadili Barış Alper Yılmaz hâlâ golü olmadan kulübedeki locasından maç izlemeye devam ediyor.
Babel yalnızca Torrent’in torpili ile oynuyor. Hamleye katkı bile vermiyor. Halil uygun niyetli, çalışıyor, top kazanıyor, dikine gidiyor lakin final vuruşlarına gelince tıkanıp kalıyor. ‘Uçak üzere uçuyor’ denilen Boey, orta yapmasını bile bilmiyor.
G.Saray’ın ne halde olduğunu anlamak için lider Burak Elmas’ın maç öncesi yaptığı toplantıda Adana Demirspor müsabakası ile ilgili tek söz etmemesi idarenin ne kadar kopuk ve tükenmiş olduğunu gösteriyor.
Torrent’in gazabına takılan Morutan yeniden kulübede yok, Cicaldau tekrar birinci 11’de yok, Fransız kulüplerince yakın takibe alınan Mohamed kulübede lakin Burak Elmas’ın futbol bilgisine çok inandığı Torrent 36’lık Babel’i, tank üzere ağırlaşmış Gomis’i birinci 11’de tercih ediyor. Yeni idare, kolları sıvarken âlâ bir golcü, sağ bek, iki orta saha ve bir de futbol aklı güçlü bir 10 numarayı transfer etmeli.
ERMAN TOROĞLU – SON BİR ÇABAYLA
Dönem sonu gelmesine karşın yeniden kimi maçlarda seyirci sayısı dikkat çekiyor. Ekipler ve futbolcularda bıkkınlık var. Son bir çabayla oynuyorlar.
Adana Demirspor dönem ortasındaki üzere değil. Ortada bir parladılar. Çalışmayı bırakmışlar aşikâr ki. Belhanda’da bir şeytan tüyü var. Galatasaray’da oynarken de burada da birebirdi. Çıkana kadar 10 kişi çıktığında 11 kişi oldular. Montella, eski ekibi diye kıyak yaptı herhalde. Gomis tek vuruşta yeterli ama deparda ve gayrette yok. Türkiye’de bu tip oyuncular maalesef iş yapıyor. 9 golü oldu 5’i penaltıdan.
Galatasaray son toplarda gerçek işler yapamadı. 3-1’den sonra Balotelli’nin frikiği istikrarları bozdu. Sarı-kırmızıları endişe sardı. Kenardaki teknik adamın bu tabirler gözlerinden okunuyordu.
Bu saatten sonra şu grup bu türlü oynamış bu grup şöyle oynamış hepsi öykü… Onlar son çabayla uğraş ediyor. Biz de son bir uğraşla yazıyoruz. Ne onlar oynadıkları futboldan zevk alıyorlar. Ne de biz yazdığımızdan.
1 haftalık daha eziyet var. Lakin kupa finalinde düzgün uğraş olacağını zannediyorum. Yeterli bir hakem de olursa.
Hakem demişken bu maçta penaltılık konum var. Hakem vermedi. Birebir konumun gibisi Trabzon’da oldu ve penaltı verdi. Birisi yanlış siz karar verin. İkisi de Üstün Lig hakemi.
Şampiyon Trabzon’un Atatürk Stadı’ndaki maçına giden seyirci bence 95 binden fazlaydı. Fenerbahçe 2. oldu, onların da tribünleri doluydu. Galatasaray tribünleri de güzeldi.
Rize’ye bakıyorum ekip düşmüş tamam da seyirci yok. İngiltere ve Almanya’da ekip düşse de stat dolu. Grupları alkışlayarak yolluyorlar. O grup seneye geri geliyor. İnşallah biz de o günleri görürüz.
REHA KAPSAL – PROJE…
Lig bitiyor, Torrent goller atmasına karşın 36 yaşındaki Gomis ve Babel tercihleriyle, dönemin en son iç saha maçına çıkıyor. Genç Morutan takımda yok, ulusal ekip oyuncusu Barış Alper yedek kulübesinde, bununla birlikte Galatasaray Futbol Akademisi’nden daha fazla oyuncunun yer alıp oynaması gerekirken bunların hiç biri alanda yok.
Torrent’in kaygısı de giderayak genç oyuncu kazanmak değil, Transfermarkt’te kendi galibiyet istatistiğini ve puan ortalamasını artırmak. Torrent’li Galatasaray’ın misyon yaptığı günden beri saha içinde pek çok meşakkati olduğunu, keza bununla birlikte saha dışında da sıkıntılar yaşadığını söylemek gerekir.
En değerlisi; sarı-kırmızılılar, grup olarak top ayağında yahut rakipteyken organize olamıyor. Ne bir pres ağı, ne bir pas ağı dönem bitmesine karşın hala oluşturulamadı. Saha içindeki tertibe bakarsak bunun üzere futbolun pek çok temel kuralının geliştirilemediğini de net bir biçimde söyleyebiliriz.
Natürel ki bu durumu hak etmeyen, en kıymetli kısım Galatasaray taraftarı. Bir büyük ekibin taraftarının bütün sene boyunca kadrosunun gelişmesini beklerken her geçen gün geriye gittiğini görmesi çok enterasandı. Futbolda ‘proje’ değerlidir. Projenin açılımı; düşünülüp, tasarlanmış şeydir. Şayet bu türlü bir uygulamaya dönem başında giriyorsanız, buradaki hem teknik adam, hem oyuncu seçimleriniz mutlaka gerçek olmalıdır.
Devamında değiştirdiğiniz teknik adam da bu seçim için uygun değilse bunun alana yansıması tabi ki olumsuz olacaktır. Dönem başından bu yana ba kadar başarısız bir grup performansı katiyen tesadüf değildir. Zira Galatasaray’da bir dönem boyunca ne saha içindeki oyun gelişti, ne de genç oyuncular… Bunun karşılığı olarak hem değişim, hem gelişim istenen düzeyde olmadı. Aslında olması da mucizeydi.
