◊ Çocukken okuduğunuz hangi mecmua ileride başarılı bir gazeteci olmanızda daha tesirli oldu: Doğan Kardeş mi, Hayat mecmuası mi?
– Doğan Kardeş. Hayat mecmuası daha ileriki periyotlarda şimdiki haberleri takip etmek için okuduğum bir mecmuaydı lakin Doğan Kardeş ilkokul sıralarımdan itibaren gerek doğup büyüdüğüm ülkeye gerek dünyaya ve hatta kainata ait her şeyi çocukların anlayacağı lisan ve ölçekte veriyordu. Hayal dünyamı genişletiyordu.
◊ O periyot hangisinden daha çok çektiniz: Raşitizm mi, zatürre mi?
– Zatürre. Daima öksürük krizlerim yalnızca beni değil, çevreyi de rahatsız eder boyuttaydı. Bir de beni çok utandırıyordu.
◊ Aileniz “Şipşakçı mı olacaksın?” diye bu işi yapmanıza karşı çıkıyormuş. Gözaltında tutulduğunuz bir ülkede hamam böceği yediğiniz düşünülünce… Bir bakıma haklılar mıymış, haksız mı?
– Ailem, doğal ki her aile üzere çocuklarının geleceği için endişeleniyordu fakat bence haksızlardı. Zira bu mesleği tanımıyorlardı. Benim bundan alacağım mesleksel tatmini hayal bile edemiyorlardı. (Gülüyor)
◊ En çok hangi fotoğraflarınızla gurur duyarsınız: Time ve Newsweek’te yayımlanan 1977’nin kanlı 1 Mayıs’ı fotoğraflarınız mı, L’Express’e kapak olan 12 Eylül fotoğraflarınız mı?
– 12 Eylül fotoğrafları… Bir devri tüm yaşananlarla aktardığından, benim için daha değerli.
◊ Savaş muhabirliği yaptığınız ülkelerden hangisini daha dehşetli hatırlıyorsunuz: Afganistan mı, Lübnan mı?
– İkisi de değil, biliyor musun? Asıl Liberya. İnsanın hemcinsini parçalayıp yiyecek kadar gözünün döndüğü Liberya…
◊ Lübnan’dayken Anglikan Kilisesi elçisi Terry White’a suikast düzenlenince kendi işinizi bırakıp yaralıları kurtarmaya çalıştınız. Ezeli tartışmada siz neredesiniz: Gazeteci hayatı mı çekmeli, hayata müdahale mi etmeli?
– Biz haberciler insan kurtarma emelli bir meslek yürütmüyoruz. Bu sorunun karşılığı, “Bizim işimiz hayatı çekmek” olmalı. Lakin felaket anlarında bunun kararını yalnızca akıl değil, vicdan da veriyor. Münasebetiyle sorunun aslında tek bir karşılığı yok.
Coşkun Aral, “Ustam” dediği Orta Güler ile.
ORTA GÜLER USTAMDI
◊ Birlikte çalıştığınız hangi ismin mesleğinizde daha büyük tesiri vardır: Savaş Ay mı, Orta Güler mi?
– Orta Güler. Savaş Ay’la mesleksel deneyimlerimizi deneme yanılmalarla edindik. Fakat Orta Güler ustamdı.
◊ Türkiye’den uzak kalacağınız vakitlerde koklayıp memleket hasreti gidermek için yanınızda zeytin ezmesi götürdüğünüz… Gerçek mu, kent efsanesi mi?
– Hakikat. Zeytin ve hatta bazen küçük bir şişede zeytinyağı bile götürüyordum.
◊ Savaş muhabirliği dışında tabiatla ilgili çalışmalarınız da oldu; İZ TV’yi ve Habitat TV’yi kurdunuz. Yaptığınız tabiat belgesellerinden hangisinin yeri sizde daha özel: “Sınır Tanımayan Arılar” mı, “Anadolu Aslanı: Kangal” mı?
– Aaaa… “Anadolu Aslanı: Kangal” belgeseli çok daha uzun müddet ve farklı bölgelerde çalışmamızı gerektirmişti. Bu nedenle onun yeri bende daha özeldir.
◊ Dışarıdan kendinize bakınca size hangisi daha tuhaf geliyor: Dünyada Camel Trophy’yi en çok izleyen kişi olmanız mı, bir Hindistan seyahatinde deve üstünde evlenmeye karar vermeniz mi?
– (Gülüyor) Camel Trophy’yi en çok izleyen kişi olmam… Zira Camel Trophy, dünyanın en büyük yağmur ormanlarından Sibirya tundralarına, Büyük Sahra’dan Pasifik Okyanusu’nun minik adacıklarına kadar ilgi alımlı birçok yeri tanıma fırsatı verdi.
◊ Çok gezen mi bilir, çok okuyan mı?
– Bu tuzağa düşmeyeceğim. Yanıt: Okuyarak gezen. (Gülüyor)
◊ Hayatınız bir sinema olsa macera mı olurdu, drama mı?
– Buna şöyle diyelim: İçinde dram da olan bir macera sineması olurdu sanırım.
HAYAT BİLGİSİ
Birebir dünyada lakin birebir çağda yaşamadığımız kabileler
◊ 25 yaşınıza dönmek mi, Dolmabahçe Sarayı mı?
– 25 yaşına dönmek olağan ki. Lakin bugünkü aklımla!
◊ Hangisinin aklını okuyabilmek isterdiniz: Sevgilinizin mi, en büyük düşmanınızın mı?
– En büyük düşmanımın.
◊ Siz gerçek bir “survivor”sınız. Pekala hayatta kalmanıza en çok hangisi yardımcı oldu: Mantık mı, içgüdü mü?
– İkisi de.
◊ Bir şeyi gece planlamak mı, sabah planlamak mı?
– Sabah.
◊ Sizce hangisi daha avantajlı: Varlıklı fakat yakışıksız doğmak mı, yoksul fakat hoş doğmak mı?
– Güçlü fakat berbat doğmak kesin daha avantajlı bence.
◊ Pekala para saadet getirir mi, getirmez mi?
– Yok, getirmez.
◊ Vakit makinesi icat ettiniz, nereye giderdiniz: Geçmişe mi, geleceğe mi?
– Geleceğe… Zira vaktinde tıpkı dünyada lakin tıpkı çağda yaşamadığımız kabileleri ziyaret etmişliğim var. Bu nedenle geleceğe seyahati tercih ediyorum.
◊ Sıkıntı vakitte böcek bile yediğinizi biliyoruz. Pekala hatır için çiğ tavuk… Yenir mi, yenmez mi?
– Çiğ tavuk değil lakin yenmeyecek bir sürü şeyi biraz kaygıdan, biraz da mecburiyetten ve meraktan yedim. Münasebetiyle bence yenir.
◊ Müspet lakin sıkıcı beşerler mı, negatif lakin enteresan beşerler mı?
– Bilmem… Müspet lakin sıkıcı beşerler.
◊ Sofrada hangisine tahammül daha zordur: Obura mı, gevezeye mi?
– Gevezeye.
◊ İstanbul’un… Görünümleri mı, sesleri mi?
– Görünümleri. Yahu o da pek kalmadı…
KÜÇÜK KEYİFLER
Güneş benim gücümü yeniliyor
◊ Meskendeki halinizi hangi üçlü daha âlâ tanımlar: Telefon-YouTube-sosyal medya mı, pijama-terlik-televizyon mu?
– Telefon-YouTube-sosyal medya-pijama-terlik-televizyon. Bende hepsi bir ortada. (Gülüyor)
◊ Ayaklarınıza kara sular inmiş: Yeterli bir roman mı, güzel bir sinema mi?
– Sinema, sinema.
◊ Hangi üçlü sizinki: Rakı-balık-Ayvalık mı, kebap-şalgam-Adana mı?
– Kebap-şalgam-Adana.
◊ Deniz-kum-güneş mi, orman-ağaç-temiz hava mı?
– Orman-ağaç-temiz hava.
◊ Gün doğumu mu, gün batımı mı?
– Gün doğumu. Güneş var ya, benim gücümü yeniliyor.
◊ Güneş mi, ay mı?
– Dedik ya, güneş.
◊ Biraz yoldan çıkmak istediniz: Mantı mı, iskender mi?
– İskender. Bu türlü yeterli etten… Düzgün pişmiş… Uygun iskender.
◊ Pekala birinden vazgeçmek zorunda kalsaydınız… Kırmızı et mi, deniz mahsulleri mi?
– Kırmızı etten vazgeçerdim, tercihim deniz mahsulleri olurdu. Gerçi ikisi de şu anda ulaşılması güç besinler.
◊ Tavla mı, satranç mı?
– Satranç. Fakat itiraf edeyim mi, ikisini de oynamıyorum.
TANINAN ŞEYLER
Tarık Akan’a da Ediz Hun’a da farklı ayrı hayranım
◊ Hangisine daha çok gülersiniz: Cem Yılmaz mı, Cet Demirer mi?
– Ya her ikisine de çok gülüyorum. Lakin Cem Yılmaz’a daha çok gülüyorum galiba.
◊ Yeşilçam’dan: Tarık Akan mı, Ediz Hun mu?
– Tarık Akan. Lakin burada her ikisine de başka ayrı hayranlığımı belirtmek isterim.
◊ Türkan Şoray mı, Filiz Akın mı?
– Filiz Akın.
ÖZEL SORUNLAR
Gece hayatım yok ki…
◊ Gece hayatında hangisi daha çok iç gıcıklar: Bakıp gülümsemek mi, göz kaçırmak mı?
– Nereden bileyim? Benim hiç gece hayatım yok ki…
◊ Pekala aşkta alıcı kuş musunuz, çantada keklik mi?
– Aaa ben alıcı kuşum. (Gülüyor)
◊ Hangisi daha berbat senaryo: Kimselere âşık olamamak mı, her aşkınızın makûs bitmesi mi?
– Bilmem, kimselere âşık olamamak daha makûs galiba.
◊ Hangi devir daha romantik? İlkbahar-yaz mı, sonbahar-kış mı?
– Sonbahar-kış.
◊ Hangisini tercih edersiniz: Tek başınıza ağlamak mı, birinin omzunda ağlamak mı?
– Tek başıma.
◊ Eski bir hatıranın yâdına hangisi daha hoş eşlik eder: Sezen mi, Ajda mı?
– Aaa Sezen doğal ki.
◊ Affetmek mi, unutmak mı?
– Affetmek.
HİÇ DÜŞÜNMEDEN SÜRATLİ HIZLI…
◊ İmkân olsa hangisini seçerdiniz: Tüm müzik aletlerini çalabilmek mi, bütün sporları yapabilmek mi?
– Spor.
◊ Çaycı mısınız, kahveci mi?
– Kahve.
◊ Kedi mi, köpek mi?
– Kedi.
◊ Twitter mı, Instagram mı?
– Instagram.
◊ Nâzım Hikmet mi, Orhan Veli mi?
– Nâzım.
