Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “10 bini Ulusal Eğitim Akademisine olmak üzere toplam 25 bin yeni öğretmen ataması sürecini başlattığımızın muştusunu gençlerimizle paylaşmak istiyorum” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Kabine Toplantısı sonrası açıklamalarda bulundu. Kabinenin ikinci devrinin 38. Toplantısını tamamladıklarını belirten Erdoğan, “Ekonomiden tarıma, dış siyasetten güvenlikle ilgili mevzulara, çok geniş bir yelpazede gündemimizdeki sıkıntıları etraflıca değerlendirdik. Öncelikle aldığımız kararların ve yaptığımız istişarelerin ülkemiz, milletimiz ve tüm insanlık için hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum.Kabine olarak içeride ve dışarıda ağır bir gündemle ülkemize hizmet gayretimizi kararlılıkla sürdürüyoruz. Eğilmeden, bükülmeden, zorbalıklar karşısında asla geri adım atmadan milletimizin hakkını ve hukukunu en güçlü biçimde savunuyoruz” dedi.
Büyüyen ve güçlenen Türkiye gerçeğine bölgedeki gelişmeler başta olmak üzere birçok alanda şahit olmaya başladıklarını kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “11-13 Nisan tarihlerinde düzenlenen 4. Antalya Diplomasi Forumu Türk dış siyasetinin gücünü görmemiz açısından yeni bir fırsat teşkil etti. Ayrışan dünyada diplomasiyi sahiplenmek temasıyla tertiplenen foruma 21’i devlet ve hükümet başkanı düzeyinde olmak üzere toplam 155 ülkeden 6 bini aşkın iştirakçi iştirak etti. Forum mühletince gerçekleştirilen 50 oturumda eğitimin dönüştürücü gücünden iklim krizine, yükselen korumacılık dalgasından çok kutupluluğa pek çok bahis ehil isimler tarafından ele alındı” tabirlerini kullandı.
Gazze ve Suriye’ye dair oturumların ülkemizin zulüm karşısındaki vicdanlı duruşunun sergilenmesi noktasında değerli olduğunu söyleyen Erdoğan, “Biz de açılış hitabımızda Türkiye’nin Suriye ve Gazze başta olmak üzere bölgesel sıkıntılara dair net halini ortaya koyduk. İnsanlığın beşten büyük olduğunun altını bir kere daha çizdik. Filistin halkının yanında olduğumuzu tüm dünyaya ilan ettik. Suriye’deki çıkarlarımızı müdafaa noktasında tereddüt göstermeyeceğimizi tekrar teyit ettik.Karşılıklı hürmet ve ortak menfaatler temelinde Avrupa Birliği’yle münasebetlerimizi geliştirmeye hazır olduğumuzu söz ettik” tabirlerini kullandı.
“Forum kapsamında 15 ikili görüşme gerçekleştirdik”
Rusya- Ukrayna ortasındaki savaşın bir an evvel son bulması için ellerinden gelen çabası göstermeye devam edeceklerini de vurguladıkları belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, Erdoğan, “Ayrıca, forum kapsamında 15 ikili görüşme gerçekleştirdik. Böylelikle dünyanın 155 ülkesinden 6 binin üzerinde iştirakçinin iştirak ettiği bir milletlerarası aktifliği daha hamdolsun muvaffakiyetle icra ettik. Aylar süren titiz bir hazırlık ve emek sonucunda bizlere bu gururu yaşatan Dışişleri Bakanlığımızı ve foruma dayanak veren tüm kuruluşlarımızı bir kere daha yürekten tebrik ediyorum.Gerilimlerin tırmandığı, daima yeni krizlerin baş gösterdiği bir devirde Türkiye olarak adaleti, barışı, diplomasiyi öncelemeye devam edeceğiz” halinde konuştu.
Forumdan bir gün evvel 10 Nisan tarihinde Endonezya Cumhurbaşkanı Subianto ve heyetini konuk ettiklerini hatırlatan Erdoğan, “Dostum Subianto’nun Meclis’imizde iki ülke tarihine ve münasebetlerine dair bildirileri tarafımızdan memnuniyetle karşılanmıştır. 4 asrı aşan kardeşlik bağlarımızın olduğu Endonezya ile bağlarımızın geniş bir yelpazede yakaladığı ivmeden bahtiyarlık duyuyoruz. Ticaret hacmimizi 10 milyar dolara taşımakta kararlıyız. Savunma sanayinden müteahhitliğe, sıhhat ve güçten besin bölümüne kuracağımız yeni iştiraklerle inşallah bu maksada ulaşacağız” dedi.
“Ortadoğu’daki her gelişme, her kriz, her sorun direkt doğruya bizi, ülkemizi, milletimizi, iktisadımızı, güvenliğimizi ilgilendirmektedir” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Girişimci, proaktif ve bahadır bur anlayışla hadiseleri okumak, politikalarımızı da buna nazaran güncellemek mecburiyetindeyiz. Türkiye olarak bu gayrette güçlü kurumlara sahibiz. 500 yıllık mazisiyle Hariciye Teşkilatımız bugün 260’ı aşkın temsilciliğiyle dünyanın en geniş 5 diplomatik ağı ortasında yer alıyor. TİKA’ımız, AFAD’ımız, Kızılay’ımız, Türk Hava Yollarımız, Yurt Dışı Türkler Başkanlığımız, Türkiye Maarif Vakfımız ve öteki kurumlarımız birbirinden değerli projelere imza atıyor. İstihbarat diplomasisi alanında da çok önemli deneyim kazandık. Askeri mevcudiyetimiz genişlerken savunma sanayi eserlerimiz doğudan batıya, kuzeyden güneye birçok ülke tarafından kullanılır hale geldi. Türkiye’nin sert güç ve yumuşak güç ögeleri daha evvel hiç olmadığı kadar dış siyasetimizde faal rol oynuyor. Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin sağladığı avantajları da kullanarak artık tüm bunları birebir gayeye teksif ediyor, bölgedeki değişimin olumlu tarafta seyretmesi için ağır çaba gösteriyoruz” değerlendirmesini yaptı.
“Muhalefet, yolsuzluk soruşturmalarının üstünü örtmek için Batı’ya ve Batılı medya kuruluşlarına yalvarırken, biz Türkiye’nin prestijini global ölçekte artırmaya çalışıyoruz”
Sabırla, soğukkanlılıkla ve stratejik akılla, mücehhez bir bakış açısıyla dış siyasetteki gayelerini gerçeğe dönüştürmenin gayretini verdiklerinin altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Muhalefet, yolsuzluk soruşturmalarının üstünü örtmek için Batı’ya ve Batılı medya kuruluşlarına yalvarırken, biz Türkiye’nin prestijini global ölçekte artırmaya çalışıyoruz. Mandacılık hastalığından kendini kurtaramayan Ana Muhalefetin bizim bu ufkumuzu, bizim vizyonumuzu, bizim diklenmeden dik duruşumuzu, Türkiye’yi 23 yılda nereden nereye getirdiğimizi anlaması zati mümkün değildir. Onlar bırakın dünyayı okumayı, burunlarının tabanını bile görmekten acizler. Ülkemizde son 23 yılda nasıl büyük bir değişim yaşandığını kavrayacak, bu türlü bir donanıma, bilgiye, kavrayışa da sahip değiller. Batı karşısında mahcup ve mağlup, kendi devletine karşı mağrur ve müfsit bir karakterle adeta zihnen mefluç olmuş durumdalar.Muhalefet görmese de şu gerçeği herkes görüyor ve kabul ediyor: Türkiye çok kutuplu dünyada bir kutup başı olarak tartısını daha fazla hissettirmektedir. Yine şekillenen global sistemde Türkiye inşallah hak ettiği yeri bu sefer kesinlikle alacaktır” dedi.
Türkiye’nin herhalükarda sulhu sükunun tarafında olduğunu vurgulayan Erdoğan, “Türkiye her komşusunun, her dostunun, her kardeşinin kendisinden emin olduğu bir ülkedir, bu türlü bir devlettir. Fakat tıpkı vakitte Türkiye hudutları zorlanacak, dostluğu yahut düşmanlığı test edilecek bir ülke de değildir. Biz istiklal ve istikbalimiz uğurunda gerekirse baş veririz, ancak asla zalime baş eğmeyiz. Kimse yanılgılı hesap yapmamalı, kışkırtmalar karşısındaki serinkanlı halimizi asla bir zafiyet olarak algılamamalıdır” diye konuştu.
“Suriye’nin kalıcı huzura ve istikrara kavuşmasına kim mahzur olursa açık söylüyorum, karşısında Suriye hükümetiyle birlikte bizi de bulacaktır”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suriye’de kalıcı huzur ve istikrar için Türkiye’nin tavrının net olduğunun altını çizdi. Erdoğan, “Özellikle Suriye konusunda kimi aktörler, Türkiye’nin sabır taşının direncini sınamak yerine, dostluğunun değerini bilmeli, buna nazaran telaffuzlarını ve siyasetlerini ayarlamalı, örgüt üzere değil, devlet üzere hareket etmelidir. Suriye’nin kalıcı huzura ve istikrara kavuşmasına kim pürüz olursa açık söylüyorum, karşısında Suriye hükümetiyle birlikte bizi de bulacaktır. Terör koridoruyla Suriye’nin parçalanmasına nasıl müsaade etmediysek, diğer koridorlarla bu ülkenin bölünmesine de birebir biçimde müsaade vermeyiz. Tekrar ediyorum, Suriye’de 8 Aralık öncesine geri dönüş diye bir ihtimal ortadan kalkmıştır. 8 Aralık ihtilaliyle birlikte bu ülkede artık yeni bir periyot başlamıştır. Suriye toparlandıkça istikrara ve huzura kavuştukça bunun kazananı tüm bölgemiz olacak, bölgedeki tüm halklar olacaktır. Türkiye bu yeni sürecin muvaffakiyete ulaşması için elinden geleni yapacaktır. Gazze’de de kardeşlerimizin özyurtlarında inançlı, huzurlu ve özgürce yaşamaları için kendilerine gereken her türlü takviyesi vermeye devam edeceğiz” tabirlerini kullandı.
İklim değişikliğinin olumsuz tesirlerine giderek daha fazla maruz kalındığını söyleyen Erdoğan, “Amerika yerlilerine atfedilen şu kelamın manasını anladığımız günlerdeyiz: Son ağaç kesildiğinde, son ırmak kirlendiğinde ve son balık öldüğünde o vakit paranın yenmediğini anlayacaksınız. Evet, insanlık olarak bizden evvelkilerden devraldığımız ve çocuklarımızın bize emaneti olan tabiatı, havayı, suyu, toprağı hoyratça kullanmanın faturasına daha çok muhatap olduğumuz bir periyodun içindeyiz. İklim değişikliği bazen kuraklık, bazen de sel, dolu ve zirai don üzere meteorolojik olaylarla kendisini aşikâr ediyor. Hava kurallarına bağlı olan ziraî üretim de iklim değişikliğinden en çok etkilenen alanların başında geliyor. Geride kalan 5 günlük devirde maalesef bunu bir sefer daha yaşadık. Hava sıcaklıklarındaki ani düşüşler sebebiyle ülkemizin muhakkak bölgelerinde don, kar yağışı, dolu olaylarıyla karşı karşıya kaldık. O denli ki kimi yerlerde termometreler eksi 17 dereceyi gösterdi. Birtakım bölgelerde son 30 yılın en düşük sıcaklık kıymetleri ölçüldü. Bu vesileyle bir defa daha tüm üreticilerimize, çiftçilerimize geçmiş olsun diyorum” açıklamasını yaptı.
Tarım ve Orman Bakanlığının birinci günden beri süreci yakından takip ettiğini söz eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Fakat ülkenin başına gelen her felaketi fırsata dönüştürmek isteyen habis zihniyet burada da boş durmadı. Hasar tespit çalışmaları şimdi tamamlanmadan millete kaygı salma ismine her türlü manipülasyona başvurdular. Besin arz güvenliğimizin tehlikede olduğundan tutun da, yurt dışına bağımlı olacağımıza, bütün bunlara kadar bir sürü tezviratı ortalığa boca ettiler. Tarım Bakanlığımız dün yaptığı açıklamayla karşı karşıya olduğumuz birinci tabloyu ortaya koydu. Buna nazaran kimi konuları tekrar açıklığa kavuşturmakta yarar görüyorum” dedi.
“Bu olay bizlere TARSİM’in kıymetini tekrar hatırlatmıştır”
Başta hububat, baklagiller ve yağlı tohumlar olmak üzere stratejik kıymete sahip tarım eserlerinde yurt içi besin arzını olumsuz tarafta etkileyecek bir riskin olmadığını kaydeden Erdoğan, “Lakin eksi 17 dereceye düşen sıcaklıklardan ötürü muhakkak bölgelerde kimi meyve çeşitlerinde külfet kelam konusu. Birinci tespitlerimiz kayısı, üzüm, elma, şeftali, nektarin üzere meyve kümelerinde farklı derecelerde hasar meydana geldiğine işaret ediyor. Hasar tespit çalışmalarımızın tamamlanmasını müteakip durum daha net ortaya çıkacaktır. Üretimin devamlılığını ve arz güvenliliğini sağlamak üzere Tarım ve Orman Bakanlığımız gerekli adımları atmaktadır. Bu olay bizlere TARSİM’in değerini tekrar hatırlatmıştır. Don, sel, kuraklık üzere durumlardan etkilenmemek için prim bedelinin yüzde 70’i kadarının devletimizce ödendiği tarım sigortasının yaptırılması ve çiftçi kayıt sistemine kayıt olunması büyük değer taşıyor. TARSİM uygulamasının başladığı 2006’dan bugüne kadar üreticilerimize 38,5 milyar lira prim dayanağı ve 33,5 milyar lira hasar tazminatı ödedik. Çiftçilerimizden de bu bahiste azami hassasiyet bekliyoruz.Bugünkü Kabine Toplantımızda üreticilerimizin ziyanını tazmin konusunda neler yapabiliriz bunu enine, uzunluğuna değerlendirdik. Çiftçi kayıt sistemine kayıtlı ve zirai don sigortası olmayan çiftçilerimizin ziyan gören mahsullerinin üretimi için yaptıkları harcamalarının hasar oranına nazaran karşılanması için Tarım Bakanlığımız çalışmalarına başladı. Tarım Bakanımıza mevzuyu çiftçilerimizle yakın istişare halinde yürütmesi için gereken talimatları verdik. Şahsen biz de yapılan bu çalışmaları büyük bir hassasiyetle takip edeceğiz. Üreticilerimize tekrar geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum. Hükümetimizin tüm imkanlarıyla, tüm kapasitesiyle bu sıkıntı günlerinde çiftçilerimizin, üreticilerimizin yanında olduğunun bilinmesini istiyorum.” Açıklamasında bulundu.
“Bu yollarla trafik güvenliğini, seyahat suratını ve konforunu attırdığımız üzere, trafik kazalarındaki mevt oranlarında da düşüş sağladık”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Milletçe dayanışmamızı perçinlediğimiz, muhabbetimizi güçlendirdiğimiz, birlik ve beraberliğimizi büyüttüğümüz bir bayramı daha geride bıraktık. Tek bir canımızı dahi trafik kazasında kaybetmeyelim diye 28 Mart-6 Nisan tarihleri ortasında trafik güvenliğimizi en üst düzeyde tuttuk. 69 bin polis ve jandarma işçimiz ülkemizin dört bir yanında misyon başındaydılar. Trafik kazaları ve can kayıplarının önüne geçmek için bayramlarını misyon başında geçiren bu kardeşlerimin her birine teşekkür ediyorum. Bayram tatilinde geçen seneye nazaran kontrol sayımızı yüzde 30 arttırdık. Önlemler sayesinde bu yıl ölümlü ve yaralanmalı trafik kazalarında yüzde 4,6 oranında düşüş oldu. Ama yeniden de 74 vatandaşımızın hayatını kaybetmesine maalesef pürüz olamadık. 10 bin 199 kardeşimiz de trafik kazalarında yaralandı. Vefat eden kardeşlerimize Cenab-ı Allah’tan rahmet, yakınlarına sabır, yaralılarımıza ise acil şifalar niyaz ediyorum.Burada şu vahim gerçeği açıkça tabir etmek zorundayım: Hepimizi acıya boğan bu kazaların en büyük nedeni çok surattır. 6 bin 268 kazanın yüzde 41’i sürat ihlalinden kaynaklandı. 74 canımızın 44’ünü tekrar çok süratten kaybettik. Şuraya da bilhassa dikkatlerinizi çekmek istiyorum: Bayram boyunca otoyol ve köprülerimizden toplam 25 milyon 715 bin araç geçiş yaptı. Yeniden bu devirde 731 bin otobüs seferi gerçekleştirildi ve bu seferlerde 9 milyon 110 bin yolcu taşındı. Havalimanlarımız da 42 bin 521 uçak trafiğiyle 6 milyon 108 bin yolcuya hizmet sunuldu. Yüksek süratli tren, ana sınır, bölgesel trenler ve kent içi raylı sistem çizgilerini ise 10 milyon 540 bin insanımız kullandı. Gördüğünüz üzere artık yollarda milyonlarla söz edilen araç sayılarından 100 milyonlara yaklaşan yolcu sayılarından bahsediyoruz. Yollarımızdaki trafik hareketliliği ve yolcu sayılarındaki bu artışlar elbet doğu-batı, kuzey-güney demeden ülkemizi baştanbaşa yüksek standartlı yol ağıyla donatmamızla direkt ilişkilidir. 2002 yılında 6 bin 101 kilometrelik bölünmüş yolumuz varken, bugün bu sayı 29 bin 734 kilometreye çıktı. Yalnızca 6 ilimiz bölünmüş yollarla birbirine bağlıyken, bugün bu sayı 77’ye yükseldi. Bir öteki çarpıcı sayı şudur: Bölünmüş yollarımız ülkemizin yol ağının yüzde 43’ünü oluştururken, trafiğin yüzde 83’üne hizmet veriyor. Bu yollarla trafik güvenliğini, seyahat suratını ve konforunu attırdığımız üzere, trafik kazalarındaki vefat oranlarında da düşüş sağladık. Bakınız, 2002 yılında ülkemizdeki toplam araç sayısı yaklaşık 8,5 milyon iken, şehirlerarasındaki ortalama süratimiz saatte 40 kilometreydi. Bugün ülkemizdeki araç sayısı 31,5 milyonu geçmesine karşın ortalama seyahat süratimiz 90 kilometreye çıkmış durumda. Yani taşıt hareketliliği yüzde 195 oranında artarken, trafik kazalarında can kaybı 15’te bir oranında geriledi. Bilhassa baş başa çarpışmalardan kaynaklı trafik kazalarının ve bu kazalardan kaynaklı ölümlerin büyük oranda önüne geçtik” sözlerini kullandı.
“Trafik magandaları başta olmak üzere halkımızın güvenliğini tehdit edenlere karşı daha caydırıcı önlemler uygulanmasını sağlayacağız”
Trafik güvenliğine yönelik yatırımların bölünmüş yollarla hudutlu olmadığını lisana getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:
“Son 10 yılda yol ağımızda toplam 6 bin 100 kilometre banket sarsma bandı uygulaması gerçekleştirdi. Bu uygulama sayesinde yoldan çıkma tipi kazalar hamdolsun yüzde 40 oranında azaldı. Ayrıyeten, 2024 yılı sonu itibariyle devlet ve vilayet yolları genelinde toplam 33 bin kilometre oto korkuluk bulunuyor. Bunun dışında da farklı önlem ve yatırımlarla yol güvenliğimizi arttırıyoruz. Trafik kazalarını daha da aşağı çekmek için şoför kaynaklı ihlallerin de kesinlikle önüne geçmemiz gerekiyor. Yakın vakte kadar trafik güvenliğini tehdit eden ve milletimizin reaksiyonuna yol açan ihlallerin başında kanunsuz çakar kullanımı geliyordu. Cezaların artmasıyla yasa dışı çakar kullanım oranı yüzde 80 oranında düştü. Bunu sıfırlayana kadar kontrollerimizi sürdüreceğiz. Trafikte kural ihlallerinin caydırıcılığının güçlendirilmesi, böylelikle trafik güvenliğinin temini hedefiyle İçişleri Bakanlığı’mız bir çalışma yürüyor. Milletimizden gelen şikayetlere bilhassa kulak verilerek hazırlanmakta olan bu çalışmayı ilgili tüm taraflarla istişare ettikten sonra kamuoyumuzun ve Meclis’imizin takdirine sunacağız. Böylelikle trafik magandaları başta olmak üzere halkımızın güvenliğini tehdit edenlere karşı daha caydırıcı önlemler uygulanmasını sağlayacağız. Şunun bilinmesini bilhassa isterim: Yeni yol yatırımlarımız ve güvenlik odaklı uygulamalarımızla trafik kazalarından kaynaklanan can kayıplarını daha da azaltmaya kararlıyız. İşte son olarak 12 Nisan Cumartesi günü Antalya Havalimanı Genişleme Projesi ve yeni terminal binalarının açılışını yaptık. Böylece turizmin başşehri Antalya’mızı yıllık 82 milyon yolcu kapasitesine sahip harika bir yapıta kavuşturmuş olduk. Yeni terminal binalarımızın bir defa daha Antalya için, ülkemiz ve milletimiz için iyi olmasını temenni ediyorum. Ulaştırma Bakanlığımız ile birlikte projede emeği geçen tüm kurumlarımızı, emekçisinden mühendisine herkesi kutluyorum.
Her vakit söylüyorum; bizim işimiz hizmet ve eser üretmek. Biz milletimize efendi olmaya değil, hizmetkar olmaya geldik. Vilayetlerimizi ve insanlarımızı oy tercihlerine nazaran ayıranlardan olmadık. Biz milletimizi kucaklaştırmanın, kentlerimizi kalkındırmanın sıkıntısındayız. Bizim ufkumuzda yalnızca büyük ve güçlü Türkiye’yi inşa etmek var. Bizim vizyonumuzda milletimizi asırlık hayalleriyle buluşturmak var. 23 yıldır muhalefetin engelleme teşebbüslerine karşın ebediyen bunun için çalıştık, bunun için ter döktük, emek verdik. İnşallah bundan sonra 85 milyon için aşkla çalışmaya devam edeceğiz.”
“25 bin yeni öğretmen ataması sürecini başlattık”
10 bini Ulusal Eğitim Akademisi’ne olmak üzere toplam 25 bin yeni öğretmen ataması sürecini başlattıklarının muştusunu veren Cumhrbaşkanı Erdoğan, “Milli Eğitim Bakanlığımız, atama takvimi ve öteki ayrıntılarla ilgili kapsamlı bilgilendirmeyi önümüzdeki devirde yapacak. Bu vesileyle gözbebeğimiz olan evlatlarımızı kendilerine emanet ettiğimiz değerli öğretmenlerimize emekleri ve fedakarlıkları hasebiyle ülkem ve milletim ismine bir sefer daha teşekkür ediyorum” dedi. – ANKARA
Kaynak: Sondakika.com
