‘ŞEHİR TİYATROLARINDA 35 YILIM GEÇTİ’
Dedesi Naşit Beyefendi, halası Adile Naşit, babası Selim Naşit olan ve sanatçı bir aileden gelen Naşit Özcan ‘’Böyle bir ailede olmak gururlu, çok ağır bir yük. Şayet onların yolunda ilerliyorsanız hele çok daha ağır bir yük. Ben inanıyorum ki Naşit’lerin soyadını hiç yere düşürmedim. Kent Tiyatroları’nda 35 yılım geçti. Birçok mükafatlar aldık.’’ dedi.
Naşit Özcan
‘NEJAT UYGUR’DAN ÇOK ŞEY ÖĞRENDİM’
Nejat Uygur’un yanında yetişen Naşit Özcan ‘’Onun yanında çok şey öğrendim. O benim hocamdı. Nejat abi çok sert bir adamdı sahnede. Evet kuliste çok ağır disiplinleri vardı. ’’Kapıdan girerken dedikodunuzu paspasın altına bırakın çıkarken alırsınız’’ diye bir yazısını vardı, hiç unutmam’’ dedi.
1969 – Milyonluk Valiz
‘AİLEM KARŞI ÇIKTI’
Tiyatrocu olmaya karar verdiğinde ailesinin karşı çıktığını söyleyen Naşit Özcan ‘’Ben bu işi yapmaya kalktım. karşı çıktılar. Ben halam ölmeden iki sene onun konutunda kaldım. Halam, hiçbir vakit ne babama ne bana ‘Gel şu sinemada oyna, Ertem Eğilmez’le konuştum’ demedi.. Ama halam bir gün Nejat Uygur Tiyatrosu’nda beni seyretmeye geldi ve sahneye çıktı. Nejat Abi çağırdı finalde. Herkesin içinde benden özür diledi halam. Yeğenim çok uygun bir sanatçıymış. Ben onun bu denli yıldır bu kadar yetenekli olduğunu düşünemedim, bilemedim dedi. sonra ben Afife Jale’de en âlâ erkek oyuncu adayı olduğum sene, babamın da son vakitleriydi, karşılıklı oturuyoruz. Babamın gözlerinin o hastalıklı gözlerinin bana bakıp bu türlü güldüğünü gördüm. Yani oğlunun o noktaya gelmesi ailem için çok kıymetliydi. Naşit Özcan olarak devam ettiğim için kimse benim aileden geldiğim için torpilli diyemediler. O yüzden de ne yaptımsa tek başına yaptım. Duyuyorlarsa ruhları şad olsun. Üstte çok hoş ve fevkalade bir takım var. İnşallah biz de oraya gittiğimizde o takımın yanına gideriz diye düşünürüm’’ dedi.
‘HER AKŞAM AHMET İÇİN AĞLARDI’
Adile Naşit’in 15 yaşındayken hastalıktan kaybettiği oğlu Ahmet’in ismini, kendi oğluna veren Naşit Özcan ‘’Ahmet onun 15 yaşındayken kaybettiği oğlu, hayatının en büyük acısı. Daima taşıdı onu. Her akşam işten döndüğünde otururduk masaya. Dururdu yemeği önünde. Başlardı bu türlü şıpır şıpır ağlamaya, sonra gözyaşını silerdi. Haydi bakalım. yemeklerimizi yemeğe başlayalım sıkıntısı. Ritüeliydi o her gün. Aslında onu o hastalığa götürdü’’ dedi.
Adile Naşit – oğlu Ahmet – annesi Amelya Hanım
‘HALAM HİÇ ‘BEN STARIM’ DİYEREK DOLAŞMADI’
Özcan, ‘’Şimdiki gençlerde ben oldum havası var. Halamın elinde çantası ile Levent’te şarküteri ya da manava giderdi. Hiç hayatı boyunca ben starım diye dolaşmadı mesela. Hiç hatırlamıyorum. Babam da o denli. Mütevazı değiller artık ve sanıyorlar ki sanatı biz yarattık’’ dedi.